Beden & Mekân : Sembolik Fısıltı

Beden & Mekân iki yönlü, karşılıklı etkileşime dair tarihsel bir anlatıdır. Tarih bedenlere yazılır ve biyoloji ise bunu canlı tutan bir hatırlatmadır.
Şiddetli bir mide ağrıması size hangi mekânı hatırlatır ? Boyun tutulması ya da aşırı bir yorgunluk zihinsel dosyanızda hangi mekânla eşleşir ? Bedenin kaydettiği tüm skorların mekânsal haritası nedir ?
Bedenin her mekanda farklı bir tutumu vardır. Fizyolojimiz mekandan mekana bir repertuvar sergiler. Bir mekânın bedeni nasıl etkilediği saklı kalmış örüntülerin izini sürmekle keşfedilir. Bir bedenin mekâna bıraktığı sembolik fısıltı mekânın hacmini kaplar. Mekân ise bu sembolik fısıltıyı ileride hatırlayacağı bir kayda dönüştür.

Mekanın beden üzerindeki kodlaması bir zaman aralığının işaretlenmesidir. Eşleştirme, yakınsama ve çerçeveleme ile birlikte zihnimiz bir harita oluşturur. Mekâna nüfuz eden bedenin tarihi yazılır.
“Yerinden edilmemiş şeylerin, yer değiştirmeyi deneyimlememiş benliklerin katılığı gerçekten de yanılsamaların en büyüğü olabilir.” Richard Sennnett
Tuhaflık, en azından dönüştürücü bir davet işlevi görür.
https://contentdiving.com/2024/12/10/gunluk-mekanik-protokoller-fark-yaratmak-riske-ovgu/

İnsan bedeni fizyolojik bir yatak gibidir. Üzerine binen, uzanan sembolik anlatılarla doludur. Yaşanmış olanların kaydı ve sembolik anlamları işlenir üzerine. Bedenin üzerine uzanan her hikaye bir sembolik kayıt olarak depolanır. Hikayenin geçtiği yer, zaman dilimi ve karakterler bir veri havuzuna benzer. İnsan hayatının bir zaman kumaşı üstünde gerilmesi yol kenarındaki bir tabelanın sürekli aşınmasını andırır çoğu zaman…
Yaşanılan dünya katlanılmaz olduğunda yaşadıklarımızı yeniden tanımlarız zihnimizde. Pasif, edilgen kaldığımız durumları aktif bir katılımcıya dönüştürdüğümüz yeni bir sahne oynatırız. Olayların görüntülerini zihnin kıvrımlarındaki projeksiyona tutarız. Göz, zamanın ıskaladığı şeyi kolaylıkla yakalar.
Sürekli yeniden bir oynatma tuşu devreye girer. O duygu dilini atesleyen bir oynatma tuşu. Zihinde yer değiştirmeler yaparız. Yeniden tanımlamak, bir noktada dilin hızlıca bizim yardımımıza yetişmesini sağlayan “adlandırmak” her zaman işimizi kolaylaştırır.

Hatırlamanın Gerilimi
Hatırlamak, gözün zihindeki kayıtları anlık taramasıdır. Zihnin dolaplarında olan duygusal dosyalar işaretlenir ve tek bir düğmeye basma ile görüntü oynar. İsaretleme ve doğru duygunun ( o olaya ait nahtar duygunun ) işaretlenmesi ile görüntüler akar. Zamanın üzerindeki kaygan bir perdeye anlık tutuşturulan kolajlar akar önümüzden.
Hatırlamanin o bilinen tanıdık gerilimi çekmeceden çıkar gibi önümüzde belirir. O gerilimi yumuşatan ise, geçmişe ait çekilmiş zihinsel kolajların üzerine farklı kodlar yazmaktır. Bu kodlar anlam atamalarıdır. Yaşadığımız her şeyi zamanla hep farklı değerlendirmemizin, farklı görmemizin ve hatta farklı hissetmemizin nedenidir bu anlam atamaları. Anıların bedendeki ağırlığı karşı bir hafifletme girişimidir.
Buradaki amaç bilinçdışı fantezilerin sayıklamaları üzerinde kontrol sağlamak ve hakimiyet kurmaktır kimi zaman. Değişmek istediğimizde bunu sadece fiziksel dönüşümle değil aynı zamanda gömülü olan geçmiş deneyimler üzerinde kurcalamalar ile yaparız.

İnsan zamanla birlikte geçmişe dair yeniden anlam atamaları yapar. Bu hem bilinçdışı mekanizma hem de bilinçli bir süreç ile yapılır.
Geçmişimize dair duyduğumuz pişmanlıkları deneyimsel bir kabulleniş şeklinde ele almak, şimdiki zamana ait zihnin geleceğe dair projeksiyon yapmasının önünü açar.
Yer değiştirmeler besleyicidir. Hareket etmek kutsaldır . Evet doğru. Uygulamak , bilmenin gerilimini azaltır. Öğrenilen şeyin yükü eyleme aktarılır.
Beden & Mekân: Bitmeyen Sayıklamalar

Dönüşüm deneyimleri kendini sorgulayan benliğin, kendisini bulmak konusunda şiddetli arzu duyan benliğin hayatında var olan çelişkileri yeniden ele alma, çatışmaları yeniden çözme girişimidir. Adam Phillips’in söylediği üzere, benlik kendisinin çelişkili ve rekabet halindeki versiyonlarıni yönetmek ve ona ait temsilleri farketmek zorundadır.
Hayatlarımız bir eksilme ve artma, benlik üzerindeki hareketi temsil eden bir matematiktir.
Sürekli para akışına , sermaye dolaşımına benzeyen benlik mutlak bir surmenajı yani katlanilmasi zor bir gerilimi içinde taşır.
Değismenin ve ardından gelen donusmenin zorlayıcı olması (Metonia) kişiye ve şartlara göre değişen zorluğu bir noktada buradan kaynaklanmaktadır…
Geçmiş bir kimliği ya da Ben ‘i ortadan kaldırmak tamamen mümkün müdür? Yeni bir kimlik inşasında, eskisinin kalıntıları ve izleri tekinsiz bir süreklilik talep eder. Örtülü bir şekilde yaşayan geçmiş alışkanlıklar ve inançlar yeni olana sızmaya ve ona dokunmaya çalışır her daim. Yeni olanla birlikte şekillenmek ister adeta..

Yaşamın arzu etrafında örgütlendiğini düşünürsek geçmiş , şimdi ve geleceğin arzuyu topyekûn istediğini , meselenin ulaşmaktan – edinmekten ziyade sadece istemek olduğunu biliriz.