Plastik Duygular

Plastik Duygular sıcak deneyimlerin aşırı anlamla soğutulması sonucu oluşur. Bedenin aşırı zihinsel faaliyetlere direnci her geçen gün kırılıyor. Organize olamayan zihin plastik duygular yaratıyor. Nasıl mı ?
Eylemsel olan ile düşünsel olan arasındaki kopukluğun daha da göründüğü bir çağdayız. Sıcak eylem ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Eylemin sıcaklığının ağız yakmaması için düşüncelerin soğumasına ihtiyaç duyuyoruz. Peki sürekli ağır motor gibi çalışan hararetli zihinlerimizde düşünceler soğur mu ?

Zihnin handikapları gündelik yaşamda insan ifadesinin biçim ve tonlarında daha da görünür hale gelmeye başladı. Düşüncelerimiz artık daha ağır, her geçen gün kilo almaya daha da müsait. Zihin ve beden arasındaki uyumsuz orantı, bireyin yaşamında gözle görülür zehirlenme yarattı. Eylem pratiklerinin aşırı düşünsel bir fanus içine hapsolması, deneyimin tazeliğinin ortadan kalkmasına sebebiyet veriyor. Bu düşünsel fanus, eylemin o andaki heyecanının hızlı bir adaptasyon ile unutulmasına ve etkisiz hale gelmesine neden oldu.

Sıcak eylem, faaliyetin ve deneyimin oldukça canlı ve taze ritmini insan yaşamında ortaya çıkaran bir ifade. Bu ifadenin duyulabilmesi için bedenden gelen sinyallerin yorumlanmasına ihtiyaç vardır. Tüm hayatımız boyunca kayıt tutan beden, bir sonraki sıcak eylemlerin akışına ve ritmine uyumlanmaya çalışır. Bunun için, kendi şebekesinde olan gereksiz bilgileri siler ve ileride işine yarayacak patternleri bir sonraki potensiyel eylemlerin akışına nakleder. Kimi zaman eylemlerimizdeki aksaklık veya tıkanma, öncesinde var olan bedensel kayıtların ve zihinsel örüntülerin yeni eylemlerde dirençle karşılaşmasına neden olur. Yaşamımız her türlü sıcak eylemler arasında var olan ‘geçişlerin’ arkasında yatan büyük bir havuzun içindeki örtülü akıntıyı temsil eder.
Senfoniyi Yöneten Orkestra : Beden

Beden bir depodur. Anıların ve deneyimin kalıntıları ile dolan bir depo. Bedenin bir ürünü olan hafıza ise seçilmiş stokları tutar. Artık biliyoruz ki beden ve zihin oldukça simbiyotik bir etkileşimi sahip. Sinirbilimin açtığı çığır açıcı gelişmeler ile birlikte Vagus Sinirinin ve onun otoban hattı gibi tüm bedeni dolaşan şebekesi, zihin ve beden entegrasyonunun en önemli figürlerinden biri.
New York Times’ın en çok satanlar listesinde olan, Bessel A. Van Der Kolk tarafından yazılan ”Beden Kayıt Tutar” kitabı bu noktada ilginç ve cezbedici hikayelere ve araştırmalara sahip.

Zihinden vücudun geri kalanına ve vücuttan zihni giden bu Vagus sinir ağları, gerçekliğin ve ona ait deneyimlerin kaydedildigi bir tabela gibidir. Her türlü sembolik depoya ev sahipliği yapar. Ve deneyimlerle tutunan her türlü ritmi bir şebeke boyunca taşır. https://www-massgeneral-org.translate.goog/news/article/vagus-nerve?_x_tr_sl=en&_x_tr_tl=tr&_x_tr_hl=tr&_x_tr_pto=tc
Bilinçdışı ile çevremiz arasında örtülü bir sohbet vardır. Bedenin otomatik itkileri mevcut andan sıyrılmış, eski bir hafıza kaydının karmaşık tepkilerini yansıtır. Bazen spontane ya da doğaçlama konuşmalarımızda ya da eylemlerimizde ortayan çıkan bu bilinçdışı – otomatik itkiler yaratıcılığın görünmez elleri gibidir. Biz daha anlam veremeden ya da herhangi bir beklenti içinde olmadan sanki görünmeyen bir el kendiliğinden oyuna dahil olmuş gibi hissederiz.
Plastik Duygular : Sıcak Eylem ve Yorgun Anlam
Deneyimlerinizin sürekli anlam ve düşünce katmanlarında boğulduğunu hissettiğiniz oldu mu? Ya da yaşanılan her türlü deneyimin sürekli anlatıla anlatıla farklı bir hakikate büründüğünü? Dil ve anlamın yaşadığımız deneyimler üzerindeki bu boğucu etkisinin sebebi ne olabilir? Bir hareket ve eylem tarzının sürekli bir kavram diktatörlüğüne sıkışması zorunlu mu?
Yoğun bir tempoda gerçekleşen diyaloglarda ortayan çıkan ve cümledeki gerekli kelimeyi ya da anıyı hatırlayamamamızın sebebi içeride gerçekleşen bir gerilimin tezahürü olabilir. O anda konuya uzak olan, sıcak bir eylemin mevcut anına yanaşamayacak uzaklıkta bulunan bedensel hafıza ve kayıtlar gerekli dokunuşu sergileyemiyordur. Bu biraz da arka planda açık kalmış , unutulmuş sekmelerin mevcut sayfada var olan akışı yavaşlatması ve aksamaya sebebiyet vermesini hatırlatıyor bize.

Sürekli geçiş halinde yaşayan birey, mekandan mekana ya da eylemden eyleme kimi zaman da düşünceden düşünceye sıçrıyor ve sıcak eylemin ona sunduğu tazeliği uçucu bir deneyim olarak yaşıyor. Sıcak eylem, sürekli açıkta bırakılmış ve donmuş bir kalıp gibi kristalize olur bu yüzden. Hızlı ve çabuk soğuyan eylemlerimiz kalıcı ve dönüştürücu bir etki yapamadan kaybolur gider.
Günümüzde insan zihninden ortalama 60-70 bin düşünce geçiyor. İnsan zihnindeki bu aşırı uyarılma düşünce ağırlığına yol açmakla kalmıyor sadece. Elle tutulmak istenen ‘anlamlar’ bu hengamede tutanacak dal, organize olacak bir yön haritası da bulamıyor. Yorulmuş zihnin anlamı sindirme çabası bireyin bedeninde tutukluluk yaratıyor.

Ateşleyici bedensel hareketler insan beynine anlamın olgunlaşması için oksijen taşır ve bu temiz oksijen verimli bir kan akışını zorunlu kılar. Böylece anlamı besler, büyütür. İşlenmemiş fikirlerin dağınık gezintisi anlam yorgunluğuna sebebiyet verir. Fakat düşünce ve hareket arasındaki bu orantısızlık bireyin günümüzde yaşadığı en büyük modern problemlerden biri haline dönüştü !
Hayatımız karmaşıklaştıkça izlenimlerin yanıltıcılığı da artıyor. Her türlü izlenim ve çıkarım kriminal bir doğaya sahip oldu. Anlam ise bu noktada metastaz geçirerek hakikati baltalıyor. Hakikatlerimizin de 24 saatlik kullanım süresi var artık !
Plastik Duygular: Deneyimin Spontane Heyecanından Tasarım Duygulara
İşlenmemiş her türlü anlam ataması ve aşırı yorum bizi eylemin deneyimsel doğasından uzaklaştırır. Artık günümüzde veriler kılcal damarlarımızda geziniyor. Vagus siniri ise bu verileri zihne taşıdıkça plastik duyguların üretimi giderek artıyor. İşte veri zehirlenmesi dediğimiz şey tam olarak budur !
Bedenin en büyük fonksiyonel organlarından birisi olan mideyi düşünelim. Midemizin sindirim aşamasındaki her türlü aksaklık ve tıkanıklık tüm vücudu etkileyebilecek bir yapıya sahiptir. Sindirim sistemindeki hassasiyet nasıl ki tüm zihni ve bedeni etkiliyorsa, Vagus sinir ağı ile taşınan her türlü veri, bilgi ve anlam bedensel şebekeden taşan yorgunluklara ve tükenmelere sebep oluyor.
Bu noktada spontane deneyimin heyecanını yakalayamayan ve harekete geçemeyen bedenimiz ise eylem gücündeki azalışın ızdırabını yaşıyor. Modern birey bu noktada deneyimi bile kendi zihninde yaşamaya çalışıyor. İşlenmemiş fikirlerle yol alan zihnin gelecekteki bilinmeyen deneyimleri tasarlama girişimi ise plastik duyguların ortaya çıkmasına ve her türlü eylemin doğasında yatan spontane heyecanın baltalanmasını da beraberinde getiriyor.
