Nesneler Konuşsaydı
Nesneler Konuşsaydı nasıl olurdu ?
Ya da meyveler ve sebzeler aynı evde yaşayan bir aile olsaydı ?
Örnegin ayna karşısında tıraş olan bir kivi 🥝 tüylerinden kurtulmak için son nesil bir jilet olan insanı eline alsaydı !
Sandalyeler sürekli ayakta kaldıkları için 4 ayağı da su toplasaydı ve birde üzerine oturan insanlar yüzünden cinnet geçirseydi ne olurdu ?
Domatesler 🍅 güneş altında kızardıkları için son marka yepyeni bir cild kremi olan bir insanı vücuduna sürseydi ?
Otostopçunun Galaksi Rehberi‘de yükseklik korkusu olan bir asansörü hayal etmişti Douglas Adams.
Bir asansör olduğunuzu düşünün. İçeri davet ettiğiniz bir insanın yüksek bir rakama basmaması için dua ediyorsunuz. O parmaklar ne kadar yüksek sayıya doğru giderse, asansörün nabzı artmaya başlıyor. Artan nabız asansörün aksamını bozabilir. Makineler de insan gibi aksamlara sahip ne de olsa !
Bir İran halısı Amerikan Patriot füzelerinden korunmak için sürekli yıkamacıya kaçıyor. Fakat bunun pahalı bir bedeli var. Yıkamacının kullandığı deterjanın içindeki kimyasallar İran halısının üzerindeki sembolik motifleri silip süpürüyor. Kendi benliğini kaybeden bir halı oluyor sonunda.
Bir bukalemunun sürekli renk değiştirmekten sıkıldığı için intihar ettiğini düşünelim. Üzerindeki kanlı canlı renklerden kurtulmak için belediyeyi arıyor ve üzerine asfalt dökmelerini istiyor. Artık tamamen siyah bir ekran olmak için can atan bir bukelamun. Bukelamun hangi renktir ?
Sürekli ıslak gezmekten hastalanan H2O molekülü artık yaşamın kaynağı olamıyor.
Bir ayva ile portakalın ev arkadaşlığının çok zor olduğunu biliyor muydunuz? Ayvanın ekşi ve sert tavırları, portakalın gevşek ve sulu mizacına oldukça ters gelmeye başlamıştı bir noktadan sonra. Evleri ayırmaya karar verdiler.
Bir ayna ne zaman kendisini görmeye başlar ? Hep yansıtmaktan bıkan bir ayna ne zaman çatlar ? Yansıtmaktan bitap düşen aynaların bir benliği olsaydı ne olurdu bu ?
Nesneler Konuşsaydı Her Şey Çok Güzel Olurdu
Terry Border nesneleri konuşturan ve onların iç dünyasını yaratıcı bir şekilde ortaya koyan bir sanatçı. Küçük tel heykellerle çalışmaya başlayan ve yiyeceklerin kişiliklerini ve iç dünyasını empati yaparak hayal eden bir sanatçı. Küçük bir kahve parası karşılığında yapmaya başladığı işi ileri boyuta taşıyarak zamanla dikkat çekti. İşini yaparken kendisini, üzerinde çalıştığı nesne gibi hissetti. Örneğin bir çerezin mandalina ile koltukta akşam keyfi yapması sizde ne uyandırıyor? Aralarında nasıl bir dialog olurdu?
Nesneler Konuşsaydı: Nesne İlişkileri Kuramı ( Object Relations Theory )
Peter Watson’ın Hiçlik Çağı kitabında 1900’lü yılların Amerikasına gidiyoruz. Fransız sembolistlerinin etkisinden yola çıkarak Amerika’da psikoterapinin ve soyut sanatın nasıl iç içe geçtiğini çok güzel örneklerle anlatıyor kitap.
Fransız sembolistleri analojilerin yoğun bir kişisel deneyim yaratarak bilincin saklı kalmışlarını dışavuracağına inandılar. İmgelerin ve fikirlerin açık uçlu doğasının ortaya konulması, deneyimi yoğunlaştırıcak ve bilinci bir üst mertebeye çıkaracaktı. Nesneler ile analoji kurmak kişiliğin zenginleşmesine de katkı sunacaktı.
Algılanamaz olanın algılanması, beklenmedik ve öngörülmeyen dilsel çağrışımlar aracılığı ile yeni bir benlik ve güçlü bir zihin ortaya çıkacaktı. Sembolistler aynı zamanda örtülü anlam ile bilinçaltının araştırılmasının zihnin gergin doğasına iyi geleceğini söylediler.
Bu dönemde Andre Gide gibi sanatçılar duyumsama ile yakından ilgilendiler. Dokunma duyusu üzerine derin esrime anlarına odaklandılar. Sinestezi ortaya çıkıyordu. Renkler duyuluyor ve seslerin tadına varılabiliyordu.
Onlara göre nesneler bağımsızdılar ve burada sembolik anlamlar vardı. Aynı zamanda anılar, algılar ve duyguların benlik içerisindeki hareketine ve doğasına dair çıkarımlar yapıyorlardı. Yoğunlaşmış deneyimin ve parçaların sembolizm üzerindeki etkileri üzerine yazılar kaleme aldılar. Ve bugün artık Feng Shui dediğimiz, mekanın ruhunu ortaya koyan ve mekan içerisindeki nesnelerin koordinatlarına göre insanın duygusal ve mantıksal devinimlerini izleyen akımlar var.
Melanie Klein‘sın öncüsü olduğu Nesne İlişkileri Kuramı, hayatın erken döneminde bireylerin duygusal ifadelerini bir nesnenin diğer nesne ile kurduğu ilişki üzerinden, benzetmeler yaparak psikodinamik yaklaşımlarla ortaya koydu.
Buna göre, çocuklukta anne ve babanın sembolik aktarımları ilerleyen dönemlerde kişiliğin kendi temsiliyetinin ve dışavurumlarının saklı doğasını oluşturur. Örneğin bir çocuk için anne memesi herşeydir. Bu kurama göre kendilik oluşumunda erken dönem nesne temsiliyeti oldukça kritik bir öneme sahip .
Nesneler Konuşsaydı : Nesne Yönelimli Programlama
1960 yılında Norveçli Norsk Resgnesentral yazılım dünyasındaki karmaşaya çığır açıcı bir çözüm buldu. Her işlevin nesneler olarak soyutlandığı bu programlama yaklaşımı ile verilerin işlenmesinde; veri soyutlama, çok biçimlilik ve bilgi saklanmasını mümkün kıldı.
Bu yönelim nesnelerin özelliklerine göre kümelenmesini sağladı. Nesneler kendi aralarında bağlantı kurup özellikler edinebildi. Nesneler içerdikleri veri türlerine göre tanımlandığında birbirleriyle iletişim kurabiliyorlar ve tüm bu özellikler sayesinde bugün araba kullanmaktan cep telefonuna kadar tüm yazılımlar nesnelerin bu şekilde simüle edilmesi ve bunlar üzerinden tanımlamalarının yapılması sayesinde oldu.
Veriler yağmur gibi yakmakta. Yağan veriler üzerinden ilişkisel anlamlar türetilmekte. Ve bu anlamların faydalı bir şekilde çalışması ve desenleri tanıması için veriler soyutlanarak görselleştirilmekte. İşte yeni dünyamız !
İnsanların nesne ile olan ilişkilerinin geldiği boyutlara baktığımızda; bilim ve sanatın el ele tutuşarak nasıl yol aldığını, 1900’lerin Amerikasındaki sanatçıların üretimlerinden 1960’ların sosyal bilimlerindeki analizler ve nihayetinde bilgisayar bilimlerinin tüm bunlar üzerinden yarattığı gerçeklik katmanlarını görmekteyiz. Her şeyin ilintili doğası ve ilişkisel birlikteliği bundan yüzyıllar öncesinde de insanın aklını kurcalayan ”şeyler” idi. Mekan, mekana ait nesne ve bu nesnelerin insan zihnindeki yaratıcı doğası ile birlikte medeniyetin tüm ürünleri akraba gibi görünüyor.