5 Adet Rafine Film
5 adet rafine film defalarca izlemek istediğim, üstünde kimi zaman saatlerce düşündüğüm ve hayata bakışımda bana güçlü mesajlar veren filmlerden oluşuyor. Elbette kimi zaman bu 5 filmin yeri ve sıralaması değişiyor. Hayata bakış açımız nasıl değişiyorsa, onu güçlü bir şekilde bazı konularla yansıtan bu 5 filmin de önemi ve anlamı değişiyor zamanla. Klasik, kült filmlerin dışında kalan bu filmler rafine zevklerin uyandıracağı şokları, dramları, ilişkilere dair tutku ve çıkmazları ortaya seriyor. Kimi zaman gerçekçi kimi zaman da sürreal ve acımasız yapıları ile.
1900 Efsanesi (The Legend of 1900)
Başrolünde Tim Roth‘un oynadığı, yönetmen koltuğunda Guiseppe Tornatore’un olduğu 1998 tarihli bu filmi ilk sıraya koymak istiyorum. Karakterimizin adı ”1900”. 1900 yılının ilk ayının ilk haftasında atlantikte bir yolcu gemisinde bulunan küçük bir bebeğin büyüyerek nasıl bir piyona dehasına dönüştüğünü Tim Roth’un muhteşem oyunculuğu ile görebilirsiniz.
İlginç bir şekilde hayatını tamamen denizlerde bir gemi içerisinde geçirmiş ve karaya hiç ayak basmamış bu karakterin öyküsü özel bir dünyayı önümüze sunuyor. Arkadaşları tarafından gemi limanda durduğunda karaya ayak basması için cesaretlendirilen 1900, karanın onun için fazla büyük bir gemi olduğunu ve sonsuz sayıda tuşu olan bir piyanoda çalamayacağını söylüyor.
Bu yüzden karaya adım atmaktan korkuyor. Herşeye rağmen 1900 tarihe geçiyor. Zaten hayata geldiği zaman dilimi de onu tarihe geçmeye muktedir kılıyor tüm o ilginç hayatı ve tavrı ile.
Özelikle filmin aklımda kalan unutulmaz sahnelerinden biri de caz düellosu. Performans sanatının doruğa çıktığı, seyircileri altüst eden bu düello sanırım sinema tarihine de geçmiştir. Pulp Fiction’dan da hatırlayacabileceğimiz Tim Roth ve onun muazzam oyunculuğu ile birleşen bu müthiş hikaye izlenmeyi ve arşive alınmayı oldukça hakediyor.
Distopik Bir Otel
Istakoz ( The Lobster )
Cannes Film Festivali ödüllü Yunan yönetmen Yorgos Lanthimos‘un Lars Von Trier‘e benzer şekilde deneysel hikayelerle bütünleştirdiği birçok film var. Köpek Dişi onlardan bir tanesi.
Fakat özellikle Colin Farrel ve Lea Seydoux lu müthiş kadrosu ile Istakoz filmi distopik bir gelecekte ilişki ve bireylerin anlam dünyasına odaklanıyor. Her şeyin radikal ve sert bir biçimde kurallara sahip olduğu bu otel müşterilerine inanılmaz bir deneyim sunuyor. Ama bu deneyimin elbette ağır bedelleri de var. O yüzden distopik bir film.
Aldoux Huxley’in Cesur Yeni Dünya kitabının biraz daha soft ( Kimilerine Göre ) versiyonunu görüyoruz bu filmde. Bu sefer bu dünya bir labarotuvarda değil bir otelde geçmektedir. Filmin gerilim dolu ve kimi zaman da akla bir çok soru işareti getiren yapısı da bulunmaktadır. Lanthimos’un ise filmin adını neden Istakoz seçtiği seyircinin satır aralarında bulabileceği ince dokunmuş mesajlarda kendisini gösteriyor.
5 Adet Rafine Film: Entelektüel Keşmekeş
Annie Hall
Woody Allen‘ı nasıl bilirsiniz ? Oldukça aykırı ve aşırı entellektüel yapısı bizleri kimi zaman usandırsa da , bu film özellikle 1976 yılının dinamikleri ile ele alındığında müthiş bir film. Görsel ve diyalog olarak oldukça etkili bu filmde Wood Allen başrolü Diane Keaton ile paylaşıyor.
ABD Ulusal Film Arşivi’nde estetik ve kültürel olarak muhafaza edilmesine karar verilen bu film entelektüel korkuların ve ilişki çıkmazlarının sanatsal olarak ele alınışını çok güzel ifade ediyor bizlere.
Kadın- erkek ilişkileri üzerine yapılan bu başyapıt; özellikle entelektüel, kimi zaman nevrotik kimi zaman da aşırı dobra olan bir adamın gözünden Annie Hall karakterini anlatıyor.
5 Adet Rafine Film : Öğretmen , Öğrenci ve Hayat
Kopma (The Detachment)
2011 yapımı Amerikan Dram tarzındaki bu filmin başrolünde ise Adrien Brody var. Bir öğretmen bir okulda ne kadar trajik şeylere şahit olabilir?
Okuldaki öğrenciler, onların hayatları ve bakış açıları, çoğu zamanda birbirleriyle ve hayat ile olan acımasız ilişkilerinin ortasında kalmış bir ögretmenin inanılmaz ve zorlu bir mücadelesini görüyoruz filmde. Ölü Ozanlar Derneği‘ni akla getiren diyaloglar ve kimi zaman da işin içinden çıkılmayacak durumlara karşı ısrarcı bir tutumu ve direnişi görüyoruz.
Okul dışında sokakta, evde ve başka yerlerde de kendi hayatının açmazları ile yüzleşen ve bununla sert bir şekilde mücadele eden ögretmen Henry Barthes’e karşı empati duyuyoruz. Onu kimi zaman takdir ediyoruz ve kimi zaman da gözlerimizden yaşlar akıyor. Aile, öğretmen- öğrenci ve sistem eleştirilerini de içinde barındıran 2011 yapımı Kopma izlenmeye ve üzerinde düşünmeye değer bir film.
5 Adet Rafine Filmin Sonuncusu : Vahşet
Çiğ (Raw)
2016 yapımı bu film New French akımının vahşet tiyatrosunu gözler önüne seriyor. Kimlik bunalımı ve zorbalıktan tutun da takıntıya ( Obsesyon) varıncaya kadar bir insanın içinde kendisini bulabileceği bütün durumları ve hisleri veterinerlik fakültesinde okuyan ve ailesinden uzakta olan iki kız kardeşin gözlerinden bizlere sunuyor filmimiz.
Kimi zaman bir tutku peşinde koşmanın nasıl bir mide bulantısına ve hayal kıırıklığına dönüşebileceğini Bir Fransız radikalizmi ile anlatan bu film izlenmeyi oldukça hakeden filmlerden birisi. Fransız sinemasında oldukça etkili olan sınır tanımazlığın ve fikirlerin görsel olarak altüst oluşlarını iyi değerlendiren yönetmenimiz oldukça gerçek ve kısmen de olsa sürreal bir bakışla etkili bir hikaye ortaya koymakta.