Oldukça Kara Mizah, Roller Coaster gibi olan hayatın en güzel malzemelerinden biri. Eğer melankoli gömülü olarak geliyorsa hayatınıza, onunla baş etmenin en iyi yolu mizah sanırım. Ve mizah ne kadar kara olursa melankoliyi kapı dışarı etmesi de o kadar olası. Eğer istiyorsanız !
Mizahın emiş gücü oksimoron ifadelerle beslenir. Yeterince dizginlenmiş zekanın manevra yapmasıdır herhangi bir durum karşısında. Donuk ifadeleri açar, kargaşanın kollarına kendimizi bırakmamıza neden olur Terry Eagleton’ın da söylediği gibi.
Mizah renkli zihnin gıdıklayan tarafını sergiler. Bir kan akışı gibi hissettirir kendisini. Gereksiz kabızlık durumunu yok eden, sıkışmış durumlara iyi gelen bir vana açıcıdır. Ya da sifondur kimi zaman bokteşem şekilde.
Mizahın yatıştırıcı gücü ve devam etmeyi sağlayan bir özelliği vardır. Oldukça Kara Mizah, hayatın sert gerçekliğini tersine çevirme ve onunla dans etme fırsatı sunar. Ve bazı aileler için mizah ne kadar kara olursa , hikaye de o kadar ilginçlesir. https://youtu.be/_fyiDA-AulI?t=77
Oldukça Kara Mizah : Six Feet Under
Six Feet Under dizisi bir aile işletmesinin hikayesini anlatan ve dialoglar ile müthiş göndermeler sergileyen harika bir başyapıt. Aile, babalarının ani ölümü sonucunda bir yas ve bilinmezlik sürecine girer. Ve her şey o noktadan sonra başlar.
Levazımatçı olarak çalışan bu aile, ölen insanların seromonisini üstlenir. Kimi durumlarda cenazenin yakınları, ölen kişininin yakılmasını istemezler ve bu aile için müthiş bir haberdir. Aile ölüleri tamir eder, yaşayanların kısa bir seromonisi adına…
Ölüler evin alt katında güzelce makyajlanır, bazı kimyasal işlemlerden sonra güzelce kilise mezarlığındaki seromoniye uygun hale getirilir. Birilerinin ölmesi ailenin geçim kaynağıdır. Çoklu cenaze durumlarının haberi geldiğinde hemen maliyet hesaplamaları yapılır.
Elbette karakterlerin bu gerçeklikte yaşamaları kimi zaman onları duygusuz, kimi zaman analitik ve aşırı hassas yapar. Ama çoğu zaman işin içinde olan Oldukça Kara Mizah’tır.
Six Feet Under dizisindeki Brenda ve Nate’in rol model olmalarını gösteren bir sahne aklıma geldi. Bir levazımatçı olmaya çalışan evin büyüğü Nate, babasından kalan işlere alışmaya çalışıyordur aynı zamanda. Nate bir türlü adapte olamaz yeni ortamına. Bu noktada değişik bir hikayesi olan kız arkadaşı Brenda bir teklifle karşısına çıkar. Sevdiklerini kaybetmiş aile üyesi olarak Nate bu sefer başka levazımatçılarla görüşmeye gider. Aslında bu bir roldür. Çünkü Brenda ona şunu söylemiştir: ” Kapıdan içeri girenler gibi olmadan onları anlayamazsın. ” Cenazesi olan müşterilerden bahsetmektedir Brenda.
Aynı zamanda Nate karakterinin bu yeni duruma alışması duygusal zekasının başına bela olmasına neden olur. Brenda ise Femme Fatal, öldürücü cazibesi ile sahneye çıkar ve onu yönlendirir; bazen tarzı bazen de seçtiği kelimelerle. Ne demişti Nate: ”Kendi hayatımız da saatli bir bomba. Herkesin ki öyle. Herkes ölür. ”
Oldukça Kara Mizah: Holy Motors (Kutsal Motorlar)
Bu sahneler aklıma 2012 de yayınlanan Holy Motors ( Kutsal Motorlar ) filmini getirdi. Paris’te geçen bu filmi ilk başta anlamak zor. Saçma gelen sahneler ve geçişler var.
Karakterimiz oldukça zengin fakat kimi zaman sokakta dilenci rolüne giriyor, bazen de dans kursuna katılarak kostüm şovları yapıyor. Bazen mezarlığa çekim için gelen bir moda ekibini bir anda ortaya çıkarak korkutuyor. Deli taklidi yapıyor. Paranız varsa özgür bir deli de olabilirsiniz.
Filmi yıllar önce izlediğimde o Fransızlara özgü imgelerin filme nasıl aktığını, sahnelerdeki absürdlügün nasıl hayata geçirildiği ve biraz da hayatın aslında zaten absürd bir komedi durumu ile deliliğin kenarlarında salınan bir tiyatro sahnesi olduğunu hatırladım şimdilerde.
2001 yılı yapımı Six Feet Under ve 2012 yapımı Holy Motors’ taki kara mizahın insanı rahatlatan, kimi zaman güldüren kimi zamanda dumura uğratan sahneleri ve mesajları var.
Evet bazı filmlerin üzerimizde bıraktığı bu etkilerin gerçek dünyadaki yansımaları ile karşılaştığımızda aklımıza o sahneler ve karakterler gelir bir anda. ”Evet ya , o sahnede bu karakter de buna benzer bir şey yaşamıştı ya da bu şekilde davranmıştı ” deriz.
İnsanın sahneleri aklına çağırması, gerçekliğin ya da hakikatin absürdlüğü ile kolayca yüzleşmesini sağlar. Hakikatin sert vuruşları, aklımıza gelen o sahneler sayesinde yumuşak bir şekilde karşılanır.